Yüzdokuzuncu Doğumgününde Necip Fazıl...


Bülent Manav | 25 Mayıs 2013, İstanbul

Hapishanedeki bir adamın Mehmet adındaki oğluna yazdığı hüzünlü bir şiirdi... Tabloid boydaki bir gazetede veya dergide basılmıştı. Henüz küçük bir çocuktum. Aradan geçen 30 küsur yıldan sonra, ne derginin adını hatırlıyorum, ne yayın tarihini.

Ama Attila İlhan’ın dediği gibi “mıh gibi aklımda tutuyorum” o şiiri. Ve yüreğimi saran hüznü, bugünmüş gibi hissedebiliyorum tekrar tekrar.

Zindan iki hece, Mehmed’im, lafta,
Baba katiliyle baban bir safta...
Bir de geri adam, boynunda yafta.
Halimi düşünüp yanma Mehmed'im,
Kavuşmak mı? Belki. Daha ölmedim...


Bir de idamlık Ali'yi unutmadım asla. Asılmıştı. Ondan geriye kalan, bahçeye diktiği ve onun ardından boynu bükülen karanfillerdi:

Bir idamlık Ali vardı, asıldı,
Kaydını düştüler, mühür basıldı.
Geçti gitti, üç beş günlük faslıdı...
Ondan kalan, boynu bükük ve sefil,
Bahçeye diktiği üç beş karanfil.


En az iki nesildir, milyonlarca insanı derinden etkiledi Necip Fazıl. Fakat hayatı, en mükemmel eseri “Çile”nin adına uygun, çilelerle süslü bir vadide aktı.

“Zindandan Mehmede Mektup”un şairi, 79 yaşında öldüğünde, yine hapse mahkum olmuştu ve 12 Eylül yönetimi tarafından yine “zindan”a gönderilmek üzereydi.

Ve doğum gününden bir gün önce, 25 Mayıs’ta veda etti hayata, 26 Mayıs’ta doğmak üzere...

Çaycı, getir, ilâç kokulu çaydan!
Dakika düşelim, senelik paydan!
Zindanda dakika farksızdır aydan.
Karıştır çayını, zaman erisin;
Köpük köpük, duman duman erisin!


Necip Fazıl Kısakürek. Otuzuncu ölüm, yüzdokuzuncu doğum yıldönümünde, saygı ve rahmetle...

Popüler Yayınlar