Diş hekimliğinin yeni enstrümanı

Bülent Manav

Artık diş hekimi muayenehanelerinin yeni bir ögesi, yeni bir enstrümanı var: Fotoğraf makineleri. Hem de öyle böyle değil, neredeyse bir diş hekiminin ihtiyacı olan makine ve ekipman, bir fotoğraf sanatçısınınkiyle aynı.

Uzunca bir süre fotoğraf makineleri ve fotoğrafçılık, diş hekimleri ve diş hekimliği için “hoş bir meşgale” olarak görüldü. Ancak günümüzde, gerek kanunların, gerekse hasta beklentilerinin diş hekimlerine bu anlamda belli mecburiyetler yüklemekte olduğunu söyleyebiliriz.

Fotoğrafçılığın diş hekimlerinin gündemine, fotoğraf makinelerinin de kliniklerimize, bir daha çıkmamak üzere esaslı bir giriş yapmasının altında yatan sebepler çok ve çeşitli. Bunlardan dört tanesine kısaca temas edelim ve neyi kastettiğimizi biraz açalım.

Söz konusu sebeplerden ilki ve belki de en önemlisi, ortaya koyduğunuz estetik çalışmanın, hatta bir yönüyle sanat eserinin, başkaları tarafından görülmesi arzusu. Bu hassas estetik çalışmanın fotoğraflarla belgelenmesi, sosyal medyada paylaşılması, bir yandan yukarıda söz ettiğimiz görülme ve takdir edilme ihtiyacını karşılarken, diğer yandan da yeni hastaları ikna sürecinde bize destek oluyor. 

İkinci argümanı biraz daha açalım. Ülkemizde diş hekimlerinin basılı ve görsel medyada reklam yapmaları, hatta reklam amaçlı küçük imalarda bulunmaları bile o hekim açısından büyük problemler doğurabiliyor. Oysa muayenehanenize gelen müstakbel bir hastaya dilediğiniz gibi kendinizi anlatabilir, kliniğinizin başarılarından bahsedebilirsiniz. Fakat bunu yapabilmek, dinleyen kişi üzerinde etkili olabilmek için iyi bir arşive, iyi ve detaylı bir görsel anlatıma ihtiyacınız olacak.

Bir diğer gerekçe, diş hekimliğinin ayrılmaz bir parçası olan “renk saptama” konusunda gözlerimizin bizi her zaman doğru sonuca ulaştırmaması. Oysa doğru makine, doğru yöntem kullanılarak, fotoğrafla yapılan renk saptamalarında başarı oranı oldukça yüksek. Yine doğru şekilde saptanan rengin, laboratuvara problemsiz şekilde aktarılmasında da fotoğraf tekniklerinin katkısı büyük.

Fotoğraf makinelerinin diş hekimliği açısından bir diğer önemi ise, kanıtlı diş hekimliği. Eskiden hep Amerika’da olduğu söylenen ve bir efsane gibi bize anlatılan “adam dişini yaptırmış, sonra ‘eski hali daha iyiydi, ruh sağlığım bozuldu’ diye doktoru dava edip dünya kadar tazminat kazanmış” türü hikayeler, artık çok uzağımızda değil.

Bunun içindir ki, bütün anamnez ve tedavi sürecini kayıt altına almak, bunu elbette fotoğraflarla belgelemek, arşivlemek gerekiyor. 

Dişhekimliği Dergisi’nin 114. sayısında, başta bu işe 40 yıldan fazla emek vermiş olan meslektaşımız Ömer Engin olmak üzere, fotoğrafçılığa gönül vermiş genç diş hekimlerinin de makalelerini bulabilirsiniz. Dental fotoğrafçılığı farklı yönleriyle inceleyen sözkonusu çalışmaların, hem halihazırda fotoğrafçılıkla uğraşan, hem de ‘artık bir makine alıp başlamanın zamanı geldi’ diye düşünen meslektaşlarımız açısından gayet faydalı olacağını düşünüyorum. 

Emeği geçen bütün meslektaşlarımıza teşekkür ederim. 

___

Bu makale, Dişhekimliği Dergisi’nin Mayıs 2014 tarihli 114. sayısında yayınlanmıştır.

Popüler Yayınlar