Musandıra


I.
Kağşamış evlerin cumbalarından
Sokağı gözleyen çiçekler gibi
Gerçeği hayalle kanatlandıran
Çocuklardır şehrin asıl sahibi...

Çocuk yüreğinde büyürse umut,
Kahve köpüğüne dünyalar sığar.
Acıyı sabırla örtmeli sükut,
Gün doğmadan evvel gör neler doğar...

II.
Hem eski eşya hem masal dolabı,
Sini, kevgir, maltız, hepsi burada,
Sabırtaşı, Harkıt, Lokman kitabı,
Hayal ve hakikat musandırada...

Burası bir turfe dükkan-ı hikem,
Raflarda rengarenk umutlarımız,
Kimi harcıalem, kimiyse mahrem,
Bütün hiçliğimiz, bütün varımız...

Masalsız büyüyor şimdi çocuklar,
Ne konuşan çiçek, ne ağlayan kuş...
Hayal ülkesinde susunca rüzgar,
Anka uçup gitmiş, devler uyumuş...

Oysa biz tıkayıp kulağımızı,
Kevser’in sesini duyabilirdik...
Hışımla camlara vuran poyrazı
Söze kalbetmeyi bir biz bilirdik...

Aşkın ifadesi gözyaşlarıydı,
Belki de mektubun ucunu yakmak...
İstinye koyunda yaz akşamları,
Sular sararınca semaya bakmak...

Mevsimler zamansız çıkmazken yola,
Sevgi gönüldeydi, hem en derinde...
Hep ikindi vakti gelirdi leyla,
Bütün bir İstanbul, eteklerinde...

Gençken, yürekliyken, kor kor yanarken
Kurduğumuz hayal içre gülendam
Bir özge çiçekti, güneş sönerken,
Onun kadar güzel inmezdi akşam...

Ağla Alaaddin, kırıldı lamba,
Her parçası ayrı alıcı buldu,
İyi para etti haraç mezatta,
Cinlerin tahtına bilim kuruldu...


III.
Ne çok yıldız vardı çocukluğumda,
Hepsinde bir masal, bize bakardı...
Cadıları kovup uyuduğumda,
Üç küçük şehzade yola çıkardı.
Ne çok yıldız vardı çocukluğumda...

Yıldızlar göç etti ve şehir öldü,
Yorgun sokaklarda yorgun insanlar...
Masallar sır olup göğe süzüldü,
Bu acıyı bir tek çocuklar anlar,
Yıldızlar göç etti ve şehir öldü...

Bir yangın büyüyor gözbebeğimde,
Şavkı yıldızlara vuran bir yangın.
Kim çaldı atımı, kılıcım kimde?
Ben deli değilim, öyle bakmayın,
Bir yangın büyüyor gözbebeğimde...

IV.
Bütün damarlardan çekildi şiir,
Babamı daha çok aramaktayım.
Saatler hızlanıp, öldükçe şehir,
Onu daha iyi anlamaktayım...

Eski bir rüyanın sudaki aksi,
Belki bir fidandı, kurutuldu aşk.
Rüyalarımızın rüzgarı dindi,
Duruldu dalgalar, unutuldu aşk...

Ve gözkapağında bölündü dünya,
Bir yanda hakikat, bir yanda hayal.
Günahın gölgesi düştü yollara,
Bir yanda mükafat, bir yanda vebal...

Kapandı pencere, tükendi takvim,
Denizin kokusu, çok uzaklarda...
Düşler arasında yitti sevdiğim,
Ceviz lekeleri kaldı duvarda...

Silinip kaybolan mısralar kadar
Acı çekiyordu ölürken, gece...
Şehre veda etti musandıralar,
Mahrem kuytulara ışık düşünce...

Osman Bülent Manav

Popüler Yayınlar