Tr’uman Show sona eriyor...
Bazı filmler vardır, bir defa seyretmek yetmez. Veya şöyle söyleyelim, bir defadan daha fazla seyretmiş olsanız da, aradan bir süre geçince yeniden seyretmekte bir beis görmez, sıkılmazsınız. Genelde bu konuya verilen en bildik örnek “Hababam Sınıfı”dır.
İşte benim için böyle tekrar tekrar seyeredilesi filmlerden
birisi de “The Truman Show”. Vikipedi’den öğrendiğimize göre 1988 yapımı olan
bu filmi muhtemelen birçoğunuz en az bir kez seyretmiştir. Fakat hatırlatma
bâbında kısa bir özet verelim.
Jim Carrey’nin canlandırdığı Truman Burbank, bir yeryüzü
cenneti olarak tasvir edebileceğimiz küçük bir adada yaşayan ve sigorta
acentesi olarak çalışan genç bir adamdır. Doğduğundan beri bu adada yaşamış,
adanın dışında herhangi bir yer görmemiştir. Çok sıradan bir hayatı olan,
günlük rutinlerinin dışına pek çıkmayan Truman’la ilgili büyük bir sır vardır
aslında. Bütün dünyanın bildiği, fakat bir tek Truman’ın haberdar olmadığı bir
sır...
Yaşadığı ada, hakikatte, çok büyük bir film setinden
ibarettir. Truman, doğumundan sonra bu sete getirilmiştir ve hayatının her
karesi, etrafta bulunan kameralar aracılığıyla bütün dünyaya “The Truman Show”
adıyla, reklamsız, kesintisiz yayınlanmaktadır. Adada yaşayan herkes,
profesyonel oyunculardır. Annesi, babası, eşi dahil...
Truman’ın bu sahte dünyayı farketmesini önlemek, adadan
çekip gitme isteği duymasına engel olmak için bir sürü yol kullanılmaktadır.
Babası denizde boğulmuştur mesela... Bu yüzden denizden korkmaktadır. Yahut,
şehrin dışına kaçmak istediği bir gün, orman yangını çıkar, nükleer alarm
verilir, yollar kesilir..
Fakat bir gün, Truman durumdan şüphelenmeye başlar ve
tekneyle adadan ayrılmaya karar verir. Tabii bu durum, seti kuran yönetmen
açısından “alarm” demektir. Yönetmen, elindeki bütün imkanları kullanıp,
Truman’nın denize açılmasını önlemeye çalışır. Gökyüzü bir anda kararır,
fırtınalar çıkar, dev dalgalar tekneyi altüst eder vs. Tabii bu arada bütün
dünya, nefesini tutmuş, tv’den Truman’ın mücadelesini seyretmektedir... Truman
pes etmez...
Ve final. Truman yüzmeye devam edince, masmavi gökyüzünün,
ufuk çizgisinin ve denizin sınırına gelir. Gökyüzü denen şey, aslında dev bir
yapay kubbeden ibarettir... Hiç görmediği, tanımadığı yönetmene direnmiş,
kartondan gökkubbeyi aşarak gerçek dünyaya ulaşmıştır..
GLOBAL TRUMAN SHOW
Peşinen söyleyeyim, buradan itibaren okuyacaklarınız elbette
“komplo teorisi” olarak küçümsenebilir. Lâkin, Olağan Şüpheliler’in olağanüstü
repliğinde söylendiği gibi “şeytanın en müthiş numarası, varolmadığına dünyayı
inandırmasıdır”.
Kuruluşundan bu güne kadar yaşadıklarını göz önüne
aldığımızda, Türkiye, global bir Truman Show’un kurban karakteri gibi
görünmektedir bana. Sınırlar içine hapsedilmişliğimiz, dört tarafımızın
“düşman”larla çevrilmişliği; ilk bakışta çok masum görünen “abi, adamlar
yapmış”, “biz adam olmayız” tarzındaki hazırlop geyik muhabbetlerinde ifadesini
bulan bastırılmış kişiliğimiz, paramparça edilmiş özgüvenimiz.
Bütün bunların bir oyundan ibaret olduğunu söylemeye kalkan
herkesin alay konusu edilerek aşağılanması, yahut, adayı terketmek amacıyla
yaptığımız her hamlenin akabinde tepemize inen balyozlar. Hepsi aynı amaca
hizmet eden hamlelerdir. Yani özgüvenimizi baskılamak ve bu adanın bizim için
en güzel, en güvenli yer olduğuna inanmamızı sağlamak için sarfedilen
gayretlerdir.
Daha önce farklı söylemlerle bizi yönlendirmeye veya
baskılamaya çalışanların, gün gelip, eski söylediklerinin tam zıddı yönde tavır
almalarını başka neyle izah edebiliriz?
Çok tabii gelişmeler gibi görünen nice hadisenin, esasen
ince ince planlanmış, kurgulanmış, sahneye konulmuş oyunlardan ibaret olduğunu
anladığımızda iş işten geçmiş oluyor genelde... Ama trajikomik olan şu ki,
yönetmen(ler), her yeni oyunu bir öncekine göre çok daha profesyonelce
kurgulamakta ve biz, her seferinde, o an yaşadıklarımızın “doğal”
dinamiklerle ortaya çıktığına yeniden,
yeniden inanmaktayız.
Yönetmen(ler)in ustalığını da yabana atmamak gerek, zira doğal süreçleri de,
kendi kurgularının içinde büyük bir maharetle kullanmakta, böylece bizim
“kıllanma”mıza, “trick”in farkına varmamıza engel olabilmektedirler.
ÇÖZÜM SÜRECİ ve GEZİ
PARKI
Çözüm Süreci esnasında ve/veya Gezi Parkı’nda ortaya çıkan
hadiseler, bu gerçeği çok daha belirgin kılmış, yönetmen(ler)in mevcudiyeti
daha bir ortaya çıkmış, görünür hale gelmiştir. Asla birbiriyle yan yana
gelmeyeceğini düşündüğümüz kimseleri aynı ateşe birlikte odun taşırken görmek,
Türkiye için göz açıcı olmuştur.
Birçok kişi ve kurumun, uzun yıllardır bizde inşa ettikleri
imajlarının çok uzağında bir tavır sergileyerek, şaşkınlığa yol açması
bundandır.
Misal, “Kimse Kızmasın Kendimi Yazdım” demek suretiyle, geçmiş
hatalarını samimiyetle yargılayan Hasan Cemal’in, bugün Çözüm Süreci hakkında
kalem oynatırken, sanki yeniden savaş başlasa sevindirik olacakmış intibaı
vermesi…
(Antrparantez: Hristiyanlar,
hatalarını itiraf ettiklerinde (confession/günah çıkarma) günahlarının
affolacağına inanırlar. Oysa biz Müslümanlarda, “itiraf” etmek değil, “tövbe”
etmek esastır. İşlemiş olduğun günahı tekrar tekrar zikretmek yerine, bundan
pişmanlık duymak ve bir daha yapmamak üzere azmetmektir tövbenin esası. Bu
itibarla, Ertuğrulözkökgiller Familyası’ndan zevatın zaman zaman kaleme aldığı
‘nedamet’ metinlerini okuyup, “adam hatasını anladı…” yollu yorumlamak asıl hata
olur.)
ÇARE YOK, TRUMAN ADAYI TERKEDECEK
Fakat hangi yönetmen, hangi senaryoyu sahneye koyarsa
koysun, sonuç değişmeyecek. Çünkü bütün oyunlar, bütün senaryolar, çok daha
büyük bir nehrin, hakikat nehrinin akıntılarına direnebilecek kadar güçlü
değildir, olamazlar.
Diğer taraftan, Türkiye’nin ada kuşatılmışlığından
kurtulmasını istemeyen yönetmen(ler), bu gerçeğin gün gibi farkında olsalar
dahî, ellerinden gelen hamlelerin yapmaya devam edeceklerdir.
Çalkantıların çoğalması, şiddetlenmesi ve sıklaşması, Türkiye’nin,
sahte denizi aşıp, sahte ufuk çizgisini patlatmaya çok yaklaştığını gösteriyor.
(Bu makale eurovizyon.co.uk portalında yayınlanmıştır. Göz atmak için bu linki kullanabilirsiniz.)
(Bu makale eurovizyon.co.uk portalında yayınlanmıştır. Göz atmak için bu linki kullanabilirsiniz.)