“Şimdi benim odunlarım ne olacak?”

Evvel zaman içinde zengin bir tüccar bir şehirden diğerine seyahat ediyormuş. Mesvim kış, hava hafif hafif kar atıştırıyor ve yollar çamur içinde imiş. Dört atın çektiği bir arabanın içinde oturmuş, hem etrafı seyrediyor, hem de soğuktan ellerini oğuşturuyormuş. Yolun kenarında bir adamın etrafa saçılan odunları toparlamaya çalıştığını görmüş.

Odun toplayan adam, bir yandan odunlarını toparlıyor bir yandan da kenarda mahzun mahzun duran eşeğine yüksek sesle söyleniyormuş: “Kör olmayası hayvan, gördün mü yaptığını? Şimdi pazara geç kaldım, ne zaman varacağım da ne zaman satacağım ben bu odunları?”

Arabada yolculuk eden tüccar, arabacıya durmasını söylemiş ve araba durunca da, aşağı, oduncunun yanına inmiş. Selam faslından sonra oduncuya neler olup bittiğini sorunca, oduncu başlamış anlatmaya: “Sabahın köründe kalktım, odunlarımı yükledim, pazar yerine satmaya götürüyordum ki, eşek huysuzlandı, bütün odunlarımı etrafa saçtı... Şimdi ben ne yapacağım, ben pazara varıncaya kadar herkes alışverişini bitirecek, odunlarım elimde kalacak... Çoluk çocuğumun ihtiyaçlarını nasıl temin edeceğim...”

Tüccar, zavallı adamın haline acımış ve odunlarının kaç para tuttuğunu sormuş. Ve oduncunun söylediği fiyatın biraz da fazlasını vererek “şimdi git, pazar yeri toplanmadan ihtiyaçlarını tedarik et” deyip adamı göndermiş.

Tüccar, birine yardım etmiş olmanın huzuruyla, oduncu da cebine koyduğu paranın sevinciyle vedalaşıp ayrılmış.

Bir süre sonra oduncu eşeğini koştura koştura, kan ter içinde tüccarın arabasına yetişmiş. Tüccar merakla adama bakıp durumu anlamaya çalışırken oduncu “iyi de beyim” demiş, “şimdi benim odunlarım ne olacak?”

Tüccar kendisine bir güzel izahta bulunmuş, bir kaybı olmadığını zaten odunların parasını ve hatta daha fazlasını kendisine ödediğini vs. vs bir güzel anlatmış. Oduncu sükunetle dinlemiş, başını sallamış, derin derin düşünmüş ve tüccara dönüp “Allah senden razı olsun beyim” demiş, “şimdi gideceğim, senin sayende çoluk çocuğuma mahcup olmadan ihtiyaçlarını temin edeceğim... Hepsi tamam, anladım da, şimdi benim odunlarım ne olacak?”

Hikaye size tanıdık geliyor mu?

Bu hikaye size bir yerlerden tanıdık geliyor mu? Hastanıza mükemmel bir tedavi uyguladığınız, hatta kendi kendinize “vay be, bu sefer kendimi bile aştım” dediğiniz ve “bu hasta artık bana en az üç hasta daha getirir” diye umutlandığınız bir tedaviden birkaç gün sonra hastanız “yahu doktor bey/doktor hanım, arkadaşlarıma gösterdim sizin yaptığınız dişi hiç beğenmediler...” diyerek geri döndü mü?

Veya “bu sefer çok ucuza yaptım, hep böyle zararına mı çalışacağız, hakkımı alamıyorum” düşünceleriyle cebelleştiğiniz bir vakada hastanız size “kazıkçı” olduğunuzu söyledi mi?

Sanırım pek çok hekimin ortak probleminden bahsediyoruz: Hastayla iletişememek...

Sizin Türkçeyi çok güzel konuşuyor olmanızla, mesleğinizi mükemmel icra etmenizle yahut hastanın eğitimli olmasıyla çözüme ulaştırılamayan bir problem.

Biz de öyle düşünmüştük

Biz de dişhekimlerinden pek çoğunun hastayla iletişim konusunda tamamen doğaçlama ve anlık reflekslerle hareket ettiğini, bu yüzden oluşan iletişim problemleri yüzünden “çift taraflı mutsuzluk”tan şikayetçi olduğunu düşünüyoruz.

Bunun çaresinin de daha sağlıklı bir iletişim olduğuna inanıyoruz. İşte tam da bundan dolayı bu sayımızın kapak konusu “Hekim Hasta İletişimi”. Umarız hastalarınızla “iletişiminize” bir katkımız olur.

Parkorman’da “Dental İletişim Semineri”

Siz dişhekimlerinin hastalarıyla olan iletişimini daha düzenli ve bilinçli yapabilmesine yönelik bir çalışmamız daha var.

Ülkemizin gerçekten kurumsal anlamda “yöneticilik” ve “davranış yönetimi” konularında eğitim veren sayılı firmalarından biriyle, Vision Europe’la işbirliği yaparak hazırladığımız ve tamamen dişhekimi odaklı hazırlanan bir eğitim programını ilginize sunuyoruz.

Eğitim, 21 Mayıs Pazar günü sabah kahvaltısıyla başlayacak. En çok 20 kişiyle sınırlı bir gruba verilecek eğitimde, zor hastalarla başetme yöntemlerinden hastanın “çok bilmişlere” karşı bilinçlendirilmesine kadar bir çok başlık bulunuyor.

Gün boyu sürecek eğitimde katılımcılara bire bir uygulama yaptırılacak.

Sizler Parkorman’ın yemyeşil doğasında kurulmuş Pause salonunda eğitim alırken, beraberinizdekiler de ister havuz kenarında, ister ormanda güzel bir Pazar günü geçirebilecek...

Bol iletişimli günler dileğiyle...


Bu makale, Dişhekimliği Dergisi’nin 68. sayısında yayınlanmıştır, Mart 2006.

Popüler Yayınlar